İnsan Kaynakları

Türkiye 2030’daki işgücü krizini fırsata çevirebilecek mi?

Dünyaca ünlü yönetim danışmanlık şirketi Boston Consulting Group, Temmuz 2014’te dünyanın karşı karşıya kalacağı büyük işgücü krizi ile ilgili bir rapor yayınladı. Rapor G20 ülkelerinin de içerisinde bulunduğu, 25 büyük ekonomiyi kapsayan araştırmaların sonucunu ortaya koyuyor. Bu ülkeler dünya nüfusunun %65’ini, ekonomik gelirin %80’ini oluşturuyor ve  şu anda bu ülkelerde aktif olarak işgücüne katılan toplam 2 milyar kişi bulunuyor. BCG’nin raporu 2030 yılında yaşanması artık kesinleşen yetenek krizine ışık tutarken, bu krizin nasıl dengelenebileceğine dair öneriler de sunuyor.

Şirketin üst düzey yöneticilerinden Rainer Stack, geçtiğimiz Aralık ayında Berlin’deki TED@BCGBerlin etkinliğinde raporu oldukça güzel bir şekilde özetlemiş, ben de laf kalabalığı yapmamak için aynen paylaşıyorum.

Stack’in dile getirdiği üzere iş dünyası bugüne dek ötekileştirdiği kadınlar ve diğer farklı gruplara ( LGBT, emekliler, şişmanlar 🙂 vb.) ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından muhtaç durumda. Anlayacağınız Birleşmiş Milletler boşuna #HeForShe demiyor ya da G20’nin sivil toplum katılım grubu C20 2015 gündemine cinsiyet eşitliğini almıyor.

Özel şirketlerin önyargıların kırılması için altına imza attıkları sosyal sorumluluk projeleri ve sivil toplum kuruluşlarının düzenledikleri eğitimler bir yandan yüzyıllardır süre gelen bir haksızlığa karşı mücadelenin getirisi olmakla birlikte, bugün aklın yolunun bir olduğunu farkında olan toplum mühendislerinin  proaktif davranışlarının da bir sonucu. Özetle Microsoft boşu boşuna 8 Mart’ta Recruiting2027 kampanyası yapmıyor.

Niyetim yanlış anlaşılmasın… Geleceği görebilen kişilerin, kadınları destekliyor olmalarını şevkle, heyecanla ve mutlulukla karşılıyorum. Ammavelakin toplumun bunun ne kadar hayati bir konu olduğunu anlayabilmesi, zaman zaman insan haklarından ya da değerlerden bağımsız olarak sadece  ekonomik verilerden geçebiliyor.

BCG’nin işgücü krizinin hafifletilmesi ve işsizliğin önlenmesi yani diğer bir değişle ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği için sunduğu önerilerden bazıları şöyle;

– Çalışma yaşındaki az nitelikli ve az eğitimli gençlerin iş sahibi olmasını sağlayarak, verimliliğin arttırılması için altyapı, inovasyon, teknoloji ve sosyal ve eğitim programlarına sermaye yatırımı yapılması

– Göçmenlik normlarının hafifletilerek, sınır ötesi yetenek havuzu yetiştirilmesi, sanal işbirliği ve teknolojiden yararlanılarak göç ve hareketliliğin artırılması.  ( BCG’nin çalışması 2030 yılına kadar, bu 25 ekonominin çoğunun işgücü eksikliğiyle karşı karşıya geleceğini öngörüyor. Bu nedenle bu ancak sınırlı bir çözüm olarak kabul edilebilir)

– Mesleki Eğitim ve İş Yeterliliği Programları: Devlet iştiraki ya da sponsorlar vasıtasıyla belirli becerilerin kazandırılacağı eğitimlerin gerçekleştirilmesinin yanı sıra daha iyi arz-talep analizleri yapılarak iş haritalamaları yapılması ve uygun iş kriterlerinin belirlenmesi

– Eğitim Programları: Örneğin dil ve iletişim becerilerinin geliştirileceği, geniş tabanlı yetenek geliştirme programlarının oluşturulması

Rainer Stack’ın konuşmasında vurgu yaptığı ‘teknolojik gelişmeler nedeniyle kaybolacak meslekler’ pek tabii ki mesleki eğitim programlarının oluşturulması esnasında bir rehber niteliği taşımalı. Bu açıdan toplumun her bilinçli üyesinin Ulusal Mesleki Yeterlilik Kurumu‘nun çalışmalarını yakından takip etmesi ve emeğin ihtiyaçlar için harcandığından emin olması gerekiyor.

BCG’ye göre Almanya’da 2020’ye kadar 2.4 milyon, 2030’a kadar da 10 milyon çalışan açığı olacak. BRIC ülkelerinden Brezilya, 2020’ye kadar 8.5 milyon, 2030’a kadar da 40.9 milyon çalışan açığı yaşayacak. Benzer şekilde Çin 2030 sonunda 24.5 milyon çalışan açığı ile karşı karşıya kalacak. Liste Rusya, Güney Kore, Kanada, İtalya diye uzayıp gidiyor.

Konuyla ilgili olarak açıklama yapan BCG Türkiye Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Burak Tansan Türkiye’nin 2020-2030 arasında ülke nüfusunun yaşlanması ve doğurganlık oranının kısmen azalmasına rağmen iş gücü arzının talebinden fazla olacağını belirtmiş ve eklemiş  “Türkiye için, oluşacak iş gücü fazlalığını avantaja çevirmek mümkün. Öncelikle eğitim alanında yapılacak reformlarla ihtiyaca yönelik çalışan yetiştirilmesi, daha verimli iş gücü yönetimi sağlayacaktır. Küresel koşullar da göz önüne alındığında, çevre ülkelerdeki iş gücü eksikliğini doğru yurtdışı ilişkileri ile Türkiye çözebilir ve sorun yaşayan ülkelere çalışan ihracatı sağlanabilir”

Stack geleceğin dünyasının yüksek yetenekli ve mobil çalışanlara ihtiyaç duyacağını söylüyor. Peki siz çocuğunuza,  işgücü açığı sahibi olacak Rusya, Almanya ya da Çin’de çalışabilmesi için gerekli dil ve mesleki eğitimi verebileceğinizden emin misiniz?

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply