Kitap

Yaşam Sanatında Ustalaşmak

Yaşam_Sanatında_Ustalasmak

– Bu yazı Mart 2013 tarihinde AGOS Kitap ekinde editörün kısaltılmış versiyonuyla yayınlanmıştır.-

İtiraf edelim. Çocukluk günlerimizden bu yana sayısız kez, ilişiksiz kişilerin ağzından “Bir de bardağın dolu tarafından bak” cümlesini duymuşuzdur. O kadar ki, ilk başlarda zihnimizde kısa süreli aydınlanmalara yol açan bu ifade, gündelik hayatın zorlu dönemeçleri esnasında, tekrarlana tekrarlana bizler için anlamını yitirmiştir. Ancak ben konuyla ilgili esas soruyu yeniden dillendirmek istiyorum; Hayata nereden baktığınızın sizce hiçbir önemi yok mudur?

Boston Filarmoni Orkestrası’nın işine tutkuyla bağlı efsanevi şefi Benjamin Zander ile O’nun psikoterapist eşi Rosamund Stone Zander bunu bir soru olarak bile kabul etmiyorlar. Optimist Yayınları tarafından geçtiğimiz günlerde Türkçe’ye kazandırılan kitapları ‘Yaşam Sanatında Ustalaşmak – Dönüşüm İçin Hayat Dersleri’ olumlu düşünme alışkanlığı edinmenin, bireysel ve toplumsal hayat üzerindeki etkileri hakkında oldukça güçlü bir argüman ortaya koyuyor. Bununla da kalmayarak, gündelik hayatınızda uygulanabilir pratikleri, oldukça ikna edici yaşanmış örnekler ile okurlarına sunuyor. Zanderler okurlarını bardağın dolu ya da boş tarafına bakmaları yönünde telkin etmiyor; onlar bardağı, bardağın üzerinde durduğu masayı, bardağın içindeki suyu, sudaki ekmek kırıntılarını ve diğer tüm detayların hepsini görebilir hale gelmenizi umuyorlar.

Kişisel gelişim kitaplarının 90’lı yıllardan itibaren bir trend olarak yeniden doğuşu sırasında, hayata karşı olumlu bir tavır almakla ilgili o kadar çok temellendirilmemiş, kof cümle sarf edildi ki, konuyla ilgili tek bir kelime duymak istemezseniz, anlarım. Ancak bilmelisiniz ki, bu hakkında pek de hayırlı önyargılara sahip olmadığınız ‘Nasıl yapmalı?’ kitaplarından biri değil. Bu Zanderler’in okuru davet ettikleri Olasılıklar Dünyası’nın, kitabın sayfalarında ilerledikçe gerçeklik kazandığı, inandırıcılığını yazarların kişisel tecrübelerinden yola çıkarak gerek iş dünyası, gerekse müzik dünyasından verdikleri örneklere dayandırdıkları bir çalışma.

‘Yaşam Sanatında Ustalaşmak’ iki ana fikir üzerinde temelleniyor: “Her şey olasıdır” ve “Her şey kurmacadır.” Bu düşünceler ilk etapta kulaklarınıza çok naif geliyor olabilir. Ancak Zanderler’in çıktıkları yolda pes etmeye hiç niyetleri olmadığından, iddialarını kitaplarının 29. sayfasında ünlü Alman fizikçi Einstein’ın sözleriyle destekliyorlar. Einstein 1926’da meslekdaşı Heisenberg’e sadece gözlemlenebilir olgulara dayanan bir teori kurmanın saçma olduğunu söyleyerek “Aslında bunun tam tersi geçerlidir. Ne göreceğimizi belirleyen teoridir.” demişti. Eğer Einstein, Newton fiziği kanunlarının Newton’ı bağladığını ve başka türlü bir zaman ve mekan /tanımlamasının mümkün olabileceğini düşünmüş olmasaydı, bugün yaşadığımız dünya çok farklı bir yer olabilirdi.

Einstein neyle başetmek durumunda olduğunu gayet iyi biliyordu. Oysa bizlerin günlük yaşamları örtük varsayımlar etrafında şekillenir; bunlar genellikle sayısız asla, bitmek bilmeyen zatenden oluşur. Bizler kendimizi sarışınların aptal, çalışkanların asosyal, şişmanların itici, ikinciliğin değersiz, ağlamanın zayıflık, genel kültür bilgisinin ukalalık olarak algılandığı bir dünyaya kilitler, kendi yaratımımız olan düşünsel hapishanemizde tutsaklığımızdan habersiz yaşarız. Ancak Zanderler “Her şey bir kurmacaysa pekâlâ kendimiz ve çevremizdekilerin yaşam kalitesini artıran bir öykü ya da anlam çerçevesi yaratabiliriz” diyerek kişisel zindanımızın  kapılarını aralıyorlar.

Zander çifti esas olarak biz âdemoğullarının içinde yaşadığı iki farklı dünyadan bahsediyor. Söz konusu dünyaların gerçekliğini ortaya koyabilmek için de, beş yaşındaki bir kız çocuğunun Mahler’in 5. Senfonisi’ne aşık olmasının nasıl mümkün olduğu, yaşları 80 ile 100 arasında değişen bir grup bakımevi sakininin ‘Yeni Olasılıklar’ başlıklı bir seminerde kendilerine ne katabilecekleri ya da NASA programıyla müzik yaşamı arasında ne gibi benzerlikler olduğu gibi birbirinden farklı ve ilgi çekici insan hikayelerini kullanıyorlar.

 Bahsi geçen dünyalardan ilki yazarların sarmal inişli olarak tarif ettikleri, yaşamın rekabet ve hayatta kalma zorunluluğuyla tanımlandığı düşüncesine aşina olduğumuz ‘Ölçüm Dünyası‘. Burası olumsuz ve kısıtlayıcı bir cümlenin, kendisine benzeyen bir diğerini doğurduğu bir yer; kısırdöngünün ta kendisi. Hesapçı Benlik’in elimizdekiler ne kadar çok olursa olsun almaya devam ettiği ve ellerindeki çok az olmasına rağmen başkalarını rakip olarak algılamayı alışkanlık edindiği bir dünya. Çocukların anne babaları gözünde karne notlarıyla değerlendirildiği, başarı ve mutluluğun ‘daha olmak’la ilişkilendirildiği ve sırf bu nedenle çok başarılıların yanında, söz konusu baskıyı kaldıramayan büyük kaybedenlerin de yetiştirildiği bir dünya. Stresi, sıkıntısı, çıkmazları bol, huzur ve sevinci az bir yer.

Bahsi geçen diğer dünya ise Öz Benlik’in, Hesapçı Benlik’in ortaya koyduğu çerçevenin dışında bir dünyanın mümkün olduğunu fark etmesiyle ortaya çıkan ‘Olasılıklar Dünyası‘. Buraya adım attığınızda kendinize ve çevrenizdekilere söylemeyi tercih ettiğiniz şeyler, hayatınızı saniyesi saniyesine kendi başınıza yaratmanıza olanak sağlıyor. Burası sadece hayatta kalmanın değil, mutluluk, huzur ve sağlığın gerçekten talep edilebileceği bir dünya. Bu dünyada yaşamı rekabet ve hayatta kalma zorunluluklarıyla tanımlamak ya da hayatınızı yaşamak için daha uzlaşmacı, güçlendirici ve tatmin edici yollar bulmak sizin seçiminize kalıyor. Zander çifti, bu seçimi yapmayı kolaylaştırmak adına, okurlarını Olasılıklar Dünyası’na götürecek tecrübeyle sabitlenmiş 12 pratik öneriyi ardı ardına sıralıyor.

Gelmiş geçmiş en ünlü keman virtüözü addedilen Fritz Kreisler hakkında anlatılan bir hikayeye göre sanatçının bir hayranı ona doğru koşarak coşkuyla “Sizin kadar güzel çalabilmek için bütün hayatımı verirdim” der. Kreisler hayranını “Ben verdim.” diyerek cevaplar. Kusursuz performanslarla ilgili benzer hikâyelerde değişmeyen tek şey Kreisler’in cevabında gizlidir; mükemmellik sabırla tekrarın sonunda elde edilir. Yasa niteliğindeki bu kural, Zanderler’in yaşam sanatı dersleri için de geçerli. Yaşama bakış açınızı bütünüyle değiştirebilecek ve size farklı bir gerçeklik algısı kazandırabilecek bu kitaptan alabileceğinizin en iyisini alabilmek için uygulamala ve okuma tekrarları yapmaktan kaçınmayarak, yeni düşünme biçimlerini alışkanlık haline getirmeyi ihmal etmeyin.

‘Yaşam Sanatında Ustalaşmak’ hayatını bir sanatçı duyarlılığıyla yeniden inşa etmek isteyebilecek herkesin yararlanabileceği bir eser. Özellikle anne, baba ve eğitimcilerin yeni ütopyalar kurgulayabilecek çocuklar yetiştirilebilmesi, iş dünyası profesyonellerinin tıkanıp kalan süreçlere çözüm getirebilmesi için okuyabilecekleri bu kitap, aynı zamanda yoktan bir klasik müzik ilgisi yaratabilecek kadar okurunu konuyla ilişki içine sokuyor. Bu özelliği nedeniyle klasik müzik severler başta olmak üzere tüm müzisyenlerin de ilgisini çekebilir.

   Benjamin Zander’in anlatım dili hakkında bir fikir edinmek isterseniz, klasik müziğin dönüştürücü gücü üzerine yaptığı TED konuşmasını izlemenizi öneririm.

 

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply