Kitap

Sakinler De Kazanır

Sakinler De Kazanır

 – Bu yazı Ocak 2013’te Optimist Dergi’de yayınlanmıştır-

Sözlü kültürden yazılı kültüre geçtiğimizde ve kulağın yerini göz aldığında, işlerin buraya varacağını zannediyorum ki hiç kimse tahmin etmemiştir. Sevip, sevmemek size kalmış ama turuncunun kahverengiden daha dikkat çekici olduğu aşikar. Ancak söz konusu insanlarken dikkat çekenler ile çekmeyenleri birbirinden ayıran nitelikler kişilerin sevilmesi, takdir edilmesi ya da ‘talep edilmesi’ne neden oluyor. 80’lerin sonu ve 90’ların başını çocuk olarak geçirenler, yaşadığımız toprakların ‘Küçük Amerika’ olma yolundaki dönüşümünü birebir deneyimlediler. Bilgi ve kültür sahibi, adabı muaşeret kurallarına hakim, az ve öz konuşan, çok okuyan, saygılı insanların takdir edildiği ve rol model olarak gösterildiği günlerin geride kaldığını zannediyorum ki hepimiz farkındayız. Rekabetçi bir ortamda, yeterinden fazlasını merak etmeyen, girişken, coşkulu ve tırnak içinde kendine güvenen kişilerin, bu dönüşümden önceki anlamlarını barındırmayan birer başarı ve mutluluk tablosu çizebilmeleri artık çok daha muhtemel.
Amerikalı yazar Susan Cain’in Optimist Yayınları’ndan çıkan kitabı ‘Sakinler De Kazanır’, okuyucusunu bu noktadan yakalıyor. ‘Hayatlarımız cinsiyet ve ya ırk kadar kişilik tarafından da biçimlenir’ diyor ve ekliyor ‘…kişiliğin en önemli yönü içedönük- dışadönük yelpazesinin neresine düştüğümüzdür’. Ne olduğumuzun değil, nasıl göründüğümüzün önem kazandığı günümüz toplumunda, kendimizi süreklilik arz eden bir kişisel pazarlama maratonundaymış gibi hissediyoruz. Okulda arkadaş ve öğretmenlerimize, iş görüşmelerinde müzakerecilere, hayatımızı kazanırken işarkadaşlarımız ya da müşterilere karşı sahnelenmesi gereken bir oyun söz konusu. Bu oyunun kurallarının ne zaman, kimin tarafından konulduğu başka bir tartışma konusu olabilir. Cain ise oyunun kurallarının işlevselliği ve topluma neler kazandırıp, kaybettirdiğiyle ilgili olarak bizlere oldukça geniş bir perspektif sunuyor.

Yazar bugünün Batı toplumunun, kendisinin Dışadönük İdeal adını verdiği bir değer sistemiyle yaşadığını anlatıyor. Bu; ideal benliğin girgin, alfa ve de spot ışıkları altında olmaktan memnun olduğuna dair yaygın ve baskın inançtır. İlk yayınlandığı 1936 yılında 30 milyondan fazla satış yapan ‘Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı’ kitabının yazarı, Amerikalı kişisel gelişimci Dale Carnegie Vikipedi’de‘1888 Missouri Maryville’de fakir bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. State Teacher’s College’de eğitim gördü. Kolej sonrası ilk işi çiftçilere satış kursu vermekti. Daha sonra Armour& Company şirketi için satış yapmaya başladı’ diye anlatılır. O’nun çocukluğunda yüksek kaygılı bir içedönük olduğu ve kolej eğitimi sırasında katıldığı konuşma müsabakalarını başlangıçta taker taker kaybettiği ise bize Cain’in akıcı kaleminden aktarılıyor. Yazar aslında Carnagey olan soyadını, büyük sanayici Andrew’u andırması için Carnegie olarak değiştiren bu köy çocuğunun, once bir satış elemanı ve daha sonra topluluk önünde konuşma ikonuna dönüşüm hikayesini, Dışadönük İdeal’in yükselişinin hikayesi olarak konumlandırıyor.
19. yüzyılın karakter rehberlerinin, 20. Yüzyılda yerlerini kişilik rehberlerine bırakmaya başlaması da bu zamanlara denk gelmektedir. DNA’larımızda yeralan dışadönüklüğün, içedönüklükle birlikte ilk kez Carl Gustav Jung tarafından ortaya koyulmasından bu yana olanları ele alan Susan Cain okuyucusuna konuyla ilgili farklı alanlardan örnek ve bilgiler sunuyor.
Bugünün en prestijli okullarından Harvard İşletme Okulu’nda eğitimin özünün, liderlerin eksik enformasyona rağmen özgüvenle davranmaları gereğine dayandığını gözlemleyen Cain okulda ‘ – Önünüzdeki en iyi yolun hangisi olduğunu bilmeyebilirsiniz ama yine de harekete geçmelisiniz’ önermesinin ana fikir olduğu bir öğretiye dikkat çekiyor. Bu düşünce pratikte yararlı görülebilir zira ‘erken kalkan, yolalır’. Böylelikle, stokta birikmiş ürünlerini nakite çevirmeyi arzu eden bir şirketin İnsan Kaynakları İşe Alım Uzmanı sosyal çevresine şu cümleyi kurmaya başlar ‘Cevval bir satışçı arıyorum’. Cevval, davranışları çabuk ve kesin olan demektir ve bu dışadönük kişiliğin en belirgin özelliklerinden biridir. Dışadönükler sonuç odaklıdırlar çünkü mükafatı önemserler.
Ancak değer felsefesi, doğru değerlendirme yapabilmenin konuyla ilgili edinilebilecek tüm bilgiler ışığında gerçekleşebileceğini öğütler. Bunu yapabilmek için, bir karar almadan once oturup düşünme ihtiyacı hisseden, sorun odaklı bir içedönüğün becerilerine ihtiyaç vardır. Cain günümüz dünyasının altını fazlasıyla çizdiği dışadönüklüğe hizmet eden ideal örneklerin varlığını inkar etmiyor. Bunun yerine gözardı edilmekte olan içedönüklüğe dair yaşananları ve ideal örnekleri gün yüzüne çıkarıyor.
Okuyucu olarak once elinizde ‘karşı cepheden’ bir kişisel gelişim kitabı tuttuğunuzu düşünüyorsunuz. Derken analitik ve gelişim psikolojisinin sularında yüzüyorsunuz. Bergama’lı Galen’in 1900 yıl kadar once öne sürdüğü insane davranışının mizaca bağlı olduğu düşüncesinden yola çıkarak henüz 4 aylık bebekleri bir dizi deneye tabii tutan ve 15 yıllık çalışmalarını ‘Galen’in Kehaneti’ adıyla kitaplaştıran gelişim psikoloğu Jerome Kagan’la tanışıyorsunuz. Genlerin sizi ne kadar siz yaptığına dair bir fikir edindikten sonra mizacınızın etrafınızla ve kendi özgür iradenizle nasıl etkileşime girdiğini gözlemliyorsunuz. Bu esnada sanki televizyon karşısında oturmuş National Geographic’te bir belgesel izliyormuş gibi hissetmenize neden olacak kadar mevzunun hayvanlar alemindeki izdüşümlerine vakıf oluyorsunuz. Wall Street’te yaşanan ekonomik krize, Birleşik Devletler’in efsanevi çifti Eleanor ve Franklin Roosevelt’e, Apple’ın kurucularından Steve Wozniak’a, Amerikan yurttaş hakları savunucusu Martin Luther King Jr. ve Amerikalı insan hakları savunucusu Rosa Parks’a, Gandhi’ye, Musa Peygamber’e, Doğu ve Batı kültürlerine, Amerikalı yatırımcı işadamı Warren Buffett’e ve daha bir çok olay ve kişiye daha yakından ve farklı bir pencereden bakıyorsunuz.
Takım çalışmaları ve sosyal faaliyetlerin ardından okuldan eve yorgun ve üzgün dönen bir çocuğun annesi olmanız ya da vizyon toplantılarında inandığı yalanları ardarda sıralayan yöneticisine anlam veremeyen bir çalışan olmanız fark etmez. ’Sakinler De Kazanır’ en azından kitap okuyabilen herkesin, kendisine bir fayda sağlayabileceği, canlı anlatımıyla size hemen içerisine alabilecek bir eser.  Israrla isteyiniz.

Kimler, Neden Okumalı?
Reklamcılar; Beyin Fırtınası yapmadan once bir kez daha düşünmek için
İnsan Kaynakları Çalışanları – Yöneticiler: Etkin çalışma grupları oluşturabilmek için
Finansçılar: Parayı kime emanet edeceklerinden emin olmak için
Eğitimciler – Öğretmenler: Öğrencilerini doğru değerlendirebilmek için
İç Mimar – Dekoratörler: Çalışma alanlarını daha verimli hale getirebilmek için
Anne– Babalar: Çocuklarını daha iyi anlayabilmek içinVatandaşlar: Karar alma yetkisini kime vereceklerine karar verebilmek için
Herhangi biri: Topluluk önünde konuşma korkusunun üstesinden nasıl geleceğini öğrenmek ya da kendini daha iyi tanıyabilmek

 

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply